Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Erillik-Dişilik

Erillik-Dişilik, Hofstede, G.’nin sosyal kültürü boyutlandırdığı çalışmasında yer alan beş boyuttan biri olarak ifade edilir. Bir toplumda; atılganlık, para elde etme, materyalist tutum ve davranışlarının egemen değerler olarak kabul edilmesinin “eril kültüre”, kişiler arası ilişkilere ve insani değerlere önem verilmesinin “dişil kültüre” işaret ettiği belirtilir. Başarı, üstesinden gelme gibi eril değerler ile şefkat, fedakârlık ve yaşam kalitesi gibi dişil değerler incelenir. 
Eril kültürün özellikleri arasında; rekabetçi, egemen ve baskıcı davranmak, kendine güvenmek, yükselme hırsı içinde olmak ve bağımsız çalışmak yer alırken, dişil kültürde örgütsel düzeyde kaydedilen özellikler; karşındakine sevgi ile yaklaşmak, kişilerarası uyumu ön planda tutarak duyarlı, anlayışlı, merhametli, huzurlu ve mutlu olmak şeklinde sıralanır. Bu bağlamda, eril kültürlerde politik ve örgütsel stres kaynakları olarak; kendine güven ve maddi başarı ifade edilirken, dişil kültürlerde, yaşam kalitesi üzerinde var olan stres çeşitleri; kişilerarası ilişkilerin niteliği ve zayıf olanın endişe kaynağı yaratması olarak belirtilir. Dişil kültürde kadın ve erkek rolleri arasında çok az fark gözetilen bir kültürel tutum sergilenerek, kadın ve erkek eşitliğine ilgi çekilir.

Günün Kavramı

Bilişsel Çelişki Kuramı

Festinger, L. (1957) tarafından geliştirilen kuramda, tutumun bilişsel ve duygusal bileşenlerinin davranışsal bileşenlerden etkilendiği ve bireyin değişik bir davranışta bulunduğunda tutumunun değiştiği vurgulanır. Başka bir ifadeyle, Bilişsel Çelişki Kuramı, bireylerin tutumlarını değiştirmenin yolunun davranışlarını değiştirmekten geçtiğini ortaya koyar. Düşük çelişki ve uyumsuzluk düzeyinde, durağan ve kararlı bir denge durumu içinde yaşamayı isteyen bireylerin, çelişki yaratan bilişlerden, duygu ve davranışlardan kaçındıkları, biliş öğeleri arasında bir tutarlılık oluşturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çalıştıkları belirtilir. Tutum değişim sürecinin anlatıldığı kuramda bireylerin temel eğilimi olarak, bilişsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumak ifade edilir. 
Çelişkiyi azaltmaya yönelik bilişsel öğeler değişmediğinde veya bilişsel öğelerin yenileri ortaya çıktığında, çelişki ve tutarsızlıkla kalamayan bireylerin tutarlılığı destekleyen ve bilişsel sonuçları olan davranışlara yöneldikleri görülür. Çelişkinin kaynağına göre bilişsel tutarlılık, çelişki yaratan unsurun değiştirilmesi ile sağlanır. Çelişen öğelerin sayısının azaltılırken uyuşan öğelerin sayısının arttırılması, çelişen öğelerin öneminin azaltılmasının yanında uyuşan öğelerin öneminin arttırılması veya her iki yolun birlikte kullanılması ile bilişsel çelişkinin azaltılmaya veya indirgenmeye çalışıldığı anlaşılır. Başka bir ifadeyle, tutumlara ters düşen davranışlarda bulunmanın bilişsel çelişkiye neden olduğu, çelişkinin büyüklüğüne bağlı olarak çelişkiyi; “çelişkiye neden olan davranışı geri çekerek, çelişkinin önemli olmadığını kabullenerek veya tutumları davranış doğrultusunda değiştirerek” azaltmanın mümkün olduğu anlatılır. 

Bunu Biliyor muydunuz?

Feminist Teori

Küreselleşen dünyada toplumsal cinsiyetin giderek artan önemini ve özellikle dünya genelindeki kadınların deneyimlerinin benzersiz niteliğini vurgulayarak sosyolojik bir bakış açısı şeklinde ortaya konulan Feminist Teori, sosyal hayat ve birey deneyimine dair kadın perspektifinden geliştirilmiş genel kapsamlı ve disiplinlerarası fikirler sistemi olarak ifade edilir. Kadınların çeşitli baskıcı yapılar karşısında özgürleşiminin sağlanmasına odaklanan Feminist Teori, cinsiyetler arası orta ölçek bir teori olmanın ötesinde, yerleşik bilgiyi göreceli kılarak, düşüncede devrim yaratmayı amaçlar. Feminist örgüt teorisinin başlangıç noktasını, erkekler ve kadınlar ile ilişkili eşitlik sorunları oluşturur. Örgüt teorisinin odağında; örgüt içindeki temel kaygılar (cam tavan vb.), örgütsel demografik dağılım, kadınların kariyer hedefleri ve örgüt içi sosyal ağ yapıları vb. konular yer alır. Buna ek olarak teori kapsamında; toplumsal cinsiyet ve cinsellik eşitsizliği, çalışmanın doğasını anlamlandırma ve ailesel durumlarla ilişkisi gibi konuların bulunduğu görülür.
Toplumdaki cinsiyet eşitsizliklerini açıklamak ve söz konusu eşitsizliklerin üstesinden gelmek adına teori kapsamında ortaya çıkan birçok feminist kuram (liberal, felsefi, radikal, sosyalist, köktenci, siyah, postmodern vb.) olduğu bilinir. Küreselleşen dünyada, toplumsal cinsiyet sorunlarının giderek önem kazandığı ve kadınların dünya genelinde sahip oldukları tüm koşullarının iyileştirilmesine çalışıldığı görülür.

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Popüler Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner