Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Eleştirel Teori

Eleştirel örgüt teorisi, örgüt teorisinin ekonomik ve politik yapı ve uygulamalar aracılığıyla bazı gruplar üzerinde hakimiyet kurulmasına ve bu grupların kapitalist çıkarlar doğrultusunda sömürülmesine yol açtığını iddia eder. Hareket noktasını Marx, K.’tan alan teorinin amacı, yabancılaşan emeğin özgürleşmesi ve toplumsal dönüşümün yaşanması başka bir ifadeyle toplumu ve sosyal gerçekliği güçlü kesimlerin ideolojik yönetim baskısından kurtararak özgürleştirmektir. Yaklaşım, toplum ve örgütler üzerinde baskıcı düzene, içsel tutarsızlıklar içerdiği ve özgürleştirmeci politikalara fırsat vermediği için karşı çıkar. Marx, K., tüm sosyal dünyadaki nesnelleştirmeleri insan ürünü olarak ele alarak, bireyin bilinci sayesinde toplumun özgürleştiğini savunur. Başka bir ifadeyle yaklaşım, sosyal değişimler aracılığıyla bireyin de özgürleştirilebileceğini belirtir. 

Ekonomi yerine kültüre odaklanmayı anlatan teorinin önde gelen düşünürleri arasında Adorno, T. W., Fromm, E., Horkheimer, M., Marcuse, H. ve  Habermas, J. yer alır. Yaklaşımın, çağdaş topluma karşı direnişi, onu şekillendiren kapitalizme yönelik bir meydan okumayı içermesinin yanında, pozitivist ve teknokratik zihniyete karşı olarak geliştiği de söylenir.  Özgürleştirici akılcılık ve baskıdan uzak, eşitlik ve adaletin ön planda olduğu durumu ifade etmek için kullanılan yaklaşımın amacı, baskının olmadığı, herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu toplumlar ve örgütler yaratmaktır.
 

Günün Kavramı

Belirsizlikten Kaçınma

Hofstede, G. 1967-1973 yılları arasında kültürel farklılıkları ortaya koymak amacıyla yürüttüğü çalışmasında, örgütün işgörenleri arasında işe yönelik geliştirdikleri değer ve tutum değişiklerinin tek kaynağı olara ulusal kültür farklılığını ortaya koymuştur. Çalışmanın 4 boyutundan (bireycilik/toplulukçuluk, güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma, erillik/dişilik, zaman yönetimi) biri olan belirsizlikten kaçınma ile belirsizlik durumlarında, bireylerin ait oldukları kültür çerçevesinde sergiledikleri tutumlar açıklanmaya çalışılır. Sözü edilen boyut, bir kültürel gruba ait bireylerin belirsizlikten ne derece etkilendikleri ve kesinlik içeren inançları ne derece destekledikleri ile ilgilidir. Belirsizlikten kaçınan yapıya sahip olunması, bireylerin örgüt faaliyetleri açısından harekete geçme durumlarında belirsizlikten çekinerek tercihlerini sağlamcılık yönünde kullanmalarına sebep olur. Başka bir deyişle, belirsizlikten kaçınma, toplumun belirsizlik ve bilinmeyeni kabullenme derecesini ifade eder. Belirsiz ortamlarda rahat yaşayabilen toplumların, belirsizlikleri tehdit unsuru olarak algılamayarak, belirsizlikten kaçınan toplumlara kıyasla belirsizliği daha rahat tolere ettiklerinin saptandığı belirtilir. Belirsizlikten kaçınan toplumların stabiliteyi sağlamak için formal kurallara ihtiyaç duyarak, farklı düşünce üreten ve davranış sergileyenlere karşı daha az toleranslı oldukları ve görece daha fazla duygusallık sergiledikleri ifade edilir. Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu toplumlarda; kaygı düzeyi, iş stresi yüksek olan, değişime tepki duyan, fazla risk üstlenmeyen ve hırstan bağımsız olarak rekabetten uzak duran bireylerin olmaları beklenir. Belirsizlikten kaçınan bireylerin gelecekte oluşabilecek tehlikelere karşı, asgari zararı düşünerek önlemleri önceden aldıkları ve bu yöntemle riskten kaçındıkları görülür. Söz konusu bireylerin yazılı anlaşmaları verilen sözlerden daha fazla tercih ettikleri ifade edilir.  Belirsizlikten kaçınmanın düşük olduğu toplumlarda; belirsizliğin tehdit olarak görülmediği, rekabet ortamında risk alınarak hırsla çalışmak gibi unsurların ön planda tutularak, iş stres ve kaygı düzeylerinin düşük olduğu savunulur.

Bunu Biliyor muydunuz?

Grup

Grup, belirli bir amaç için bir lider etrafında, normlar ve roller dahilinde, iletişimin karşılıklı olduğu, iki veya daha fazla birey tarafından kurulan uzun süreli oluşumlar olarak tanımlanır. Başka bir ifadeyle grup, ortak amaç için karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin kurulduğu bireyler topluluğu olarak nitelendirilir.
Gruplar, kendilerini aynı bütünün üyeleri olarak algılayan, birlik ruhu ile sahip oldukları üyeliğin özellikleri ve değerlerini içeren sosyal anlaşmayı paylaşan, karşılıklı bağımlılık ile etkileşim içinde bulunan, küçük veya büyük (aile, komite, kurul vb.) birey topluluklarıdır.
Bireylerin gruplaşmaya; belirsizliği azaltmak, kimlik bunalımına çözüm üretmek, sosyal kimlik oluşturmak, riski paylaşarak hata yapma olasılığını azaltmak, iş tatminini yaşamak ve aidiyet duygusuna sahip olmanın yanında kabul görmek için ihtiyaç duydukları kabul edilir. 
Biçimsel (resmi), biçimsel olmayan (resmi olmayan, gayri resmi), birincil, ikincil ve referans şeklinde sınıflandırılan grupların, Tuckman, B.’nin Beş Aşamalı Grup Oluşturma Modeli’ne göre; oluşum (forming), fırtına (storming), düzene girme/kurallar (norming), iş başarımı/performans (performing) ve dağılma (adjourning) evreleri olduğu görülür. Modele göre bir aşamadan diğerine geçemeyen grup dağılma ile karşı karşıya kalır. 
Grupların, bireyleri bütünleştiren, bireylerin kendi davranışlarını düzenleyen ve bireyler arası var olan ilişkileri yapılandırmayı sağlayan oluşumlar olmaları, bir aradaki bireylerin davranış, iş bölümü ve roller ortaya çıkarmalarına sebep olur. Bu bağlamda, grupların, örgüt davranışının tanımlanmasında önemli rol üstlendikleri anlaşılır. 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner