Çevresel belirsizliğin en önemli unsur olarak kabul edildiği Durumsallık Yaklaşım’ında örgütün çevreyi değiştiremediği, çevredeki değişime yapısında değişiklikler yaparak uyum sağlamaya çalıştığı görülür. Durumsallık Yaklaşımı’nda, örgütü oluşturan alt sistemlerin birbirleriyle ve örgütün tümüyle olan ilişkileri incelenirken, örgütün iç ve dış çevresi ile uyumunun önemi de vurgulanır. Yaklaşımda örgüt yapısının iç ve dış ilişkilere göre şekil alacağı, tüm örgütler için kapsayıcı bir en iyi örgüt yapısının bulunmadığı, her yerde ve koşulda geçerli bir tek örgüt yapısının olmadığı ve en iyinin durumdan duruma değişerek farklı durumlarda farklı örgütlenme biçimlerinin uygulanması gerektiği savunulur.
Durumsallık Yaklaşımı’nda çevresel faktörlerin örgüt tasarımda etkili olduğu ve yapıyı belirleyen etmenlerin teknolojik ve çevresel oldukları kabul edilir. Yaklaşımın ortaya çıkmasında çevresel koşulların örgütlerin yapılarını ve işleyişlerini ne şekilde etkilediklerini belirlemeyi amaçlayan çalışmaların etkisi büyüktür. Örgüt teorisyenlerinin, örgütsel yapı ile örgütün içinde bulunduğu koşullar arasındaki ilişkiyi araştırdıkları ve örgüt çevresi ve yapısı arasındaki ilişkinin tespiti için farklı çevresel koşullarda etkili olan farklı örgüt yapılarının tasarlanmasını önerdikleri anlaşılır. Örgüt yapısını ve işleyişini belirleyen durumsallık faktörlerini içeren örgüt ve teknoloji ile ilgili çalışmaların; Woodward (birim, kitle, süreç üretimi), Thompson, J.’nin (çözümleyici, bağlı, yoğun teknoloji), Perrow, C.’nin (rutin, rutin olmayan işler) olarak sıralandığı, örgüt ve çevre ile ilgili olanların ise; Burns, T.-Stalker, G. M. (mekanik-organik), Lawrence, P.-Lorsch, J. Emery, F.-Trist, E. L. ve Leawitt, H.’nin Elmas Modeli’nin (Diamond Shaped Model) (işler, yapı, teknoloji, insanlar) şeklinde öne çıktıkları görülür.