Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Aktör/Ağ Teorisi

Teoride örgütler sürekli değişim halindeki canlı ve cansız bileşenlerden oluşan ağlar olarak görülür. Örgütler ve örgütleri oluşturan ağlar nesnellikle ve ağı oluşturan varlıklar da aralarındaki ilişki ile anlaşılır. Teori, aktörlerin birbirleriyle karşılıklı hareketlerinin koordinasyonuna odaklanır. Bilginin nasıl olduğu ile ilgilenen teori, sosyal ilişkileri ortaya çıkarması ve açıklaması ile dönüşümseldir.
Aktör/Ağ teorisine göre toplum ve teknoloji aynı hareketin parçası olarak görülür. Bu bağlamda teorinin, inovasyonun özellikle bilgi ve teknoloji alanında toplum içinde nasıl oluştuğunu ve kurgulandığını irdeleyen bir yaklaşım olduğu anlaşılır. Teorinin temel varsayımı, inovasyonun başarısının, diğer aktörlerin onu yeni bir girişime nasıl dönüştürdüklerine bağlı olduğudur. 

Günün Kavramı

Beklenti Kuramı

Motivasyon teorilerinden, bireylerin nasıl güdülendiklerinin bulunmaya çalışıldığı “süreç kuramları” arasında yer alır. Bireylerin performanslarını yükseltmek için sarf ettikleri çaba ve elde edecekleri ödüle verdikleri değer ile ödüle ulaşma ihtimalini algılamaları olarak tanımlanan teoridir. Teoride bir davranış eğiliminin, davranışın sonucuna ilişkin beklentisine ve sonucun birey için çekiciliğine bağlı olduğu anlatılır. Bireyler, olumlu bir performans değerleme elde edeceklerini bildiklerinde, yüksek düzeyde çaba göstererek ve olumlu performanslarına yönelik olarak, bireysel hedeflerini tatmin edici ödüllerin sahibi olurlar. Vroom, A. V. H. ‘un (1964) oluşturduğu motivasyon teorisinde, bireysel davranış, davranışın sonuçlarının algılanan değerine (valans, çekicilik) göre açıklanır. Bireyler, hedeflerine ulaşmak için performans-ödül hesabını yaparak, bilinçli bir şekilde tercihlerini yaparlar. Modelde, çabanın sonucunda performansa ulaşmak “beklenti”, performansın bireye ödül getirmesi “araçsallık”, ödülün bireyin gözündeki değeri “çekicilik” kavramları ile açıklanır. Beklenti Teorisi, bireylerin işlerinde güdülenmeme sebeplerini ortaya koyar. Her bireyin güdülenmesini açıklayacak evrensel ilkeleri belirlemenin olanaklı olmadığını ifade eden Vroom, A. V. H.’un oluşturduğu teoriyi Porter, L. W. ve Lawler, E. E. geliştirirler. Harcanan çabanın doğrudan performansı yönlendirmediğini ifade eden Porter, L. W. ve Lawler,  E. E. çaba ve performans arasına; bireyin “kişisel beceri ve özelliklerini”, “rol algısını” ve “içsel ve dışsal ödüllerinin doğasını (bireyin kendi veya işyeri kaynaklı ödüller)” dahil ederek, söz konusu değişkenlerin daha iyi performansı sağladıklarını savunurlar. 
 

Bunu Biliyor muydunuz?

Anomi

Sosyal bağın zayıflaması şeklinde ifade edilen anomi, sözcük anlamıyla “kuralsızlık ve değersizlik” durumunu anlatmak için kullanılır. Etimolojik olarak Yunan anomos sözcüğünden gelen kavram, sözcük anlamıyla “normsuz, yasasız olma” durumunu ifade eder. Anomi, bir toplumda kuralların geçerliliğinin yitirilmesi ve toplum tarafından benimsenecek yeni kuralların yaratılamaması ile bireyleri toplumsal bütüne bağlayan bağların kopması hali olarak nitelendirilir. Başka bir deyişle anomi, bireylerin belirli bir toplumda insan davranışlarını düzenleyen ve idealleri yansıtan sosyal değerlerle ilişkisinin zayıflaması veya kopmasıdır.
Durkheim, E. modern yaşamın anomi tehdidi altında olduğunu belirterek kavramı, dünyadaki değişim süreçlerinin yol açtığı, toplumsal normların bireysel davranışlar üzerindeki sınırlamalarının yitirilmesiyle sonuçlanan amaçsızlık ve umutsuzluk duygularını betimlemek için kullanılır.  Sosyal normlardan sapma durumu olan anominin, toplumun bireye önerdiği amaçlar ile bireyin söz konusu amaçlara ulaşmak için sahip olduğu yasal imkânların uyuşmadığı zaman güçlendiği ifade edilir. Toplum ve birey için acı veren bir durum olarak ifade edilen anominin, kendi çıkarlarını kontrol altına almaya çalışan toplumsal güçlere karşı mücadele eden bireyin giderek artan özerkliği şeklinde vurgulandığı görülür. Bireyin toplumsal bilincin zayıflamasına bağlı olarak gerçekleşen kendinden ne beklenildiğini bilmemesi hali olan anomi, tedavi edilebileceği düşünülen bir pataloji olarak değerlendirilir. 
Merton, R. K. kurumsal bütünün, kurallara muhalefet olmayı ve hatta onları çiğnemekten zevk almayı ortaya koyduğunu belirterek, kurumlardaki aşırı uyumculuğun yanında, karşıtı olan anomiyi üretebildiklerini de ileri sürer. Mayo, E. da toplumun entegrasyonu sağlama yeterliliği olmadığını savunarak, teknik değişimlerin (düşmanlık eğilimi, işbirliği yapma isteğinde gerileme, irrasyonel davranışlar geliştirme vb.) artması sebebiyle, anominin çağdaş bir sorun olduğunu vurgular. 

 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner