Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Autopoiesis

Kendiliğinden anlamına gelen "auto" ve Klasik Yunanca'daki yaratma eylemi anlamına gelen "poiesis" kelimelerine dayanır. Sistemlerin kendilerini yaratmaları, türetmeleri veya organize etmeleri olarak ifade edilir. Sistemlerin, kendi organizasyonlarından ve gelişimlerinden sorumlu tutulmaları ile kendileri ve geri kalan dünya arasında sınır çizildiğinde kendilerini gerçekleştirmiş olduklarının göründüğünden bahsedilirken, sistemlerin kendilerini sürekli yeniden yaratacaklarına vurgu yapılır.

Günün Kavramı

Bilgi

Bilgi (episteme) düşünme, akıl yürütme, araştırma, gözlem, deney vb. eylemlerle elde edilen düşünsel ürünlere dönüşerek; biçim ve haber veren, değer sağlamak amacıyla toplanan, organize edilen, yorumlanan ve yararlı hale gelen veriler anlamında kullanılır. 
Bilgi, yorumlanmamış veri veya enformasyon parçaları arasında kurulan yararlı ilişki olarak da ifade edilir. Enformasyon ve veriyi işe yarar faaliyete dönüştürme yeteneği şeklinde nitelendirilen bilgi, harekete geçmiş enformasyon olarak tanımlanır. Stratejik bir kaynak durumuna gelen, kurumsal ve bireysel kararların temelini oluşturan ve üretim sisteminin en önemli girdisi ve ürünü haline gelen bilgi, çok boyutlu bir kavram olarak kabul edilir. Karmaşık bir yapıya sahip olan bilginin, karar verme, planlama, karşılaştırma, değerlendirme ve analiz gibi yaşamın birçok alanında önemli bir yere ve güce sahip olduğu görülür. Bilgi, sürekli değişerek kendi kendini organize eden ve kullanıldıkça değerlenen dinamik bir sosyal süreç şeklinde ifade edilir. Sözü edilen bilgi aracılığıyla kurulan iletişim ve karar verme ile yeni bilginin elde edildiği görülür. Yaşamsal öneme sahip olan bilginin, işleme sürecinin ve aktarılmasının önemine vurgu yapılır. Karar almada bilginin doğru aktarımı karar alma sürecinin etkinliğinde önemli rol oynar.

Bunu Biliyor muydunuz?

Bilişsel Çelişki Kuramı

Festinger, L. (1957) tarafından geliştirilen kuramda, tutumun bilişsel ve duygusal bileşenlerinin davranışsal bileşenlerden etkilendiği ve bireyin değişik bir davranışta bulunduğunda tutumunun değiştiği vurgulanır. Başka bir ifadeyle, Bilişsel Çelişki Kuramı, bireylerin tutumlarını değiştirmenin yolunun davranışlarını değiştirmekten geçtiğini ortaya koyar. Düşük çelişki ve uyumsuzluk düzeyinde, durağan ve kararlı bir denge durumu içinde yaşamayı isteyen bireylerin, çelişki yaratan bilişlerden, duygu ve davranışlardan kaçındıkları, biliş öğeleri arasında bir tutarlılık oluşturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çalıştıkları belirtilir. Tutum değişim sürecinin anlatıldığı kuramda bireylerin temel eğilimi olarak, bilişsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumak ifade edilir. 
Çelişkiyi azaltmaya yönelik bilişsel öğeler değişmediğinde veya bilişsel öğelerin yenileri ortaya çıktığında, çelişki ve tutarsızlıkla kalamayan bireylerin tutarlılığı destekleyen ve bilişsel sonuçları olan davranışlara yöneldikleri görülür. Çelişkinin kaynağına göre bilişsel tutarlılık, çelişki yaratan unsurun değiştirilmesi ile sağlanır. Çelişen öğelerin sayısının azaltılırken uyuşan öğelerin sayısının arttırılması, çelişen öğelerin öneminin azaltılmasının yanında uyuşan öğelerin öneminin arttırılması veya her iki yolun birlikte kullanılması ile bilişsel çelişkinin azaltılmaya veya indirgenmeye çalışıldığı anlaşılır. Başka bir ifadeyle, tutumlara ters düşen davranışlarda bulunmanın bilişsel çelişkiye neden olduğu, çelişkinin büyüklüğüne bağlı olarak çelişkiyi; “çelişkiye neden olan davranışı geri çekerek, çelişkinin önemli olmadığını kabullenerek veya tutumları davranış doğrultusunda değiştirerek” azaltmanın mümkün olduğu anlatılır. 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner