Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Belirsizlik

Modernitenin bir ürünü olan belirsizlik (müphemlik), örgütün karar vericilerinin çevresel faktörler hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları veya örgütsel soruna yönelik geliştirilen yanıtla ilişkili belirli bir öznel bilgiden yoksun kalmaları durumu şeklinde ortaya çıkar. Örgütsel sorunun çözümü için gerekli olan bilgi ile sahip olunan bilgi arasındaki sapma, belirsizliğin seviyesini ifade etmek için kullanılır. Örgütlerin faaliyet alanları için ihtiyaç duydukları düzenli ve etkili kaynak akışına engel teşkil eden belirsizlik faktörleri arasında; çevresel karmaşıklık, çevresel dinamizm ve çevresel güçlülük yer alır. Sözü edilen belirsizlik faktörlerinin artışına bağlı olarak belirsizlik seviyesinin arttığı görülür. Planlama, örgütleme, yürütme, koordinasyon ve denetim fonksiyonlarının ön planda olduğu örgütler için belirsizliğe karşı yanıt verebilir olunarak ihtiyaç duyulan çözüm alternatiflerinin üretilmesinden örgütsel performansın olumsuz etkilendiği kabul edilir. 

Günün Kavramı

Barnard, I. C.

Barnard, I. C.’nin, örgütlerin belli hedeflere ulaşmak için geliştirdikleri işbirlikçi faaliyetlere vurgu yaparak, açık sistem örgüt modelini ortaya koyduğu görülür. Açık sistem ile örgütlerin verimlilik odaklı örgüt faaliyetlerinin koordinasyonu için araçlara gereksinim olduğunu belirtir. Rasyonel olmayan sosyal ilişkilere dayanan informel örgütlerin insan topluluğunun en doğal ve akılcı tasarlanmış birimler olduğunu ifade eder.
Barnard, I. C. iletişimin, işgörenlerin iş yapma arzuları ile örgütün genel amaçları arasındaki boşluğu doldurmak için gerekli olduğunu savunur. Barnard, I. C. biçimsel örgütün, daha büyük bir sistemin alt sistemini oluşturduğunu ve bir takım alt sistemlerden meydana geldiğini belirterek alt sistemleri; sosyal, biyolojik, bireysel ve fiziksel olmak üzere dörde ayırır. 
Barnard, I. C. “biçimsel yetki kuramı” ile çelişen “yetkinin kabul kuramını” ortaya koyar. “Biçimsel yetki kuramına” yetkinin, örgütün üst basamaklarında yer aldığı ve yukarıdan aşağıya doğru belli sınırlar içinde azaldığı vurgulanırken, örgütü davranışsal açıdan ele alan Barnard, I. C. tarafından geliştirilen “yetkinin kabul kuramına” göre yetkinin, astların kabulüne dayandığı belirtilir. Örgütlerin varlığının etkili iletişime bağlı olduğunu belirten Barnard, I. C., ileri sürdüğü “yetkinin kabul kuramını” biçimsel örgüt altında kavramlaştırdığı anlaşılır. Bu yaklaşımda yöneticinin yetkisinin astların, yöneticinin karar alma ve uygulamadaki gücünü kabul etmeleriyle gerçekleştiği kabul edilir. 
Barnard, I. C. yönetim fonksiyonlarını; haberleşme sisteminin kurulması ve devamının sağlanması, personelin tedarik ve verimliliğinin arttırılması konusunda tedbirler alınması, amaçların ve hedeflerin belirlenmesi şeklinde ayrıştırır. Haberleşmede yine bir otoriter yapı olduğunu belirterek farklılığın alttan üste doğru bir otoritenin kurulmasından kaynaklandığını söyler.

 

Bunu Biliyor muydunuz?

Eleştirel Teori

Eleştirel örgüt teorisi, örgüt teorisinin ekonomik ve politik yapı ve uygulamalar aracılığıyla bazı gruplar üzerinde hakimiyet kurulmasına ve bu grupların kapitalist çıkarlar doğrultusunda sömürülmesine yol açtığını iddia eder. Hareket noktasını Marx, K.’tan alan teorinin amacı, yabancılaşan emeğin özgürleşmesi ve toplumsal dönüşümün yaşanması başka bir ifadeyle toplumu ve sosyal gerçekliği güçlü kesimlerin ideolojik yönetim baskısından kurtararak özgürleştirmektir. Yaklaşım, toplum ve örgütler üzerinde baskıcı düzene, içsel tutarsızlıklar içerdiği ve özgürleştirmeci politikalara fırsat vermediği için karşı çıkar. Marx, K., tüm sosyal dünyadaki nesnelleştirmeleri insan ürünü olarak ele alarak, bireyin bilinci sayesinde toplumun özgürleştiğini savunur. Başka bir ifadeyle yaklaşım, sosyal değişimler aracılığıyla bireyin de özgürleştirilebileceğini belirtir. 

Ekonomi yerine kültüre odaklanmayı anlatan teorinin önde gelen düşünürleri arasında Adorno, T. W., Fromm, E., Horkheimer, M., Marcuse, H. ve  Habermas, J. yer alır. Yaklaşımın, çağdaş topluma karşı direnişi, onu şekillendiren kapitalizme yönelik bir meydan okumayı içermesinin yanında, pozitivist ve teknokratik zihniyete karşı olarak geliştiği de söylenir.  Özgürleştirici akılcılık ve baskıdan uzak, eşitlik ve adaletin ön planda olduğu durumu ifade etmek için kullanılan yaklaşımın amacı, baskının olmadığı, herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu toplumlar ve örgütler yaratmaktır.
 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner