Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Diyalektik

Diyalektik, müzakere etme, tartışma ve akıl yürütme metotlarının diyalog olarak gerçekleştiği, bilgiyi sınayarak edinme yöntemi olarak ifade edilir. Dünyayı farklı perspektiften görme eğilimi olarak açıklanan kavram, Antik Yunan’da soru-cevap şeklinde yürütülen diyaloglar ile geliştirilen bir tartışma, sorgulama, gerçeği arama ve ortaya çıkarma biçimi şeklinde anlatılır. 
Hegel, F. ve Marx, K. diyalektiği düşüncenin yarattığı varlığın değişme ve gelişme yöntemi şeklinde açıklar. Hegel, F.’ye göre diyalektik felsefe düşüncesi, çelişkinin merkeziliği ile ifade edilir. Çelişkilerin gerçekte var olduklarını ve gerçekliği anlamanın en uygun yolunun gelişimlerinin incelenmesi olduğunu savunan Hegel, F., sözü edilen çelişkileri tarihsel değişimi anlamak için kullanır. Hegel, F. birey düşüncesinin gelişimini diyalektik üçleme (tez, anti-tez, sentez) ile karakterize ederken, her bir tezin kendi içinde anti-tezini üreterek karşılıklı bir çarpışma sürecini doğurduğunu ve karşılıklı çarpışmanın sentez aşamasında yeni bir durum veya fikir ile çözümlendiğini vurgular. 
Marx, K. tarihsel değişim açısından çelişkilerin merkezi önemi olduğunu kabul ederken, sözü edilen çelişkilerin zihinsel irdeleme ile çözülemeyeceğini belirterek, diyalektiğin felsefenin alanından maddi dünyada temelleri olan toplumsal ilişkilerin araştırılması alanına taşınmasını sağlar. Marx, K.’nın yalnızca gerçekte var olan çelişkiler (örneğin insan doğası ve kapitalizmde emeğin koşulları arasındaki ilişki) üzerine odaklanmasının diyalektik yönteminin gelişmesine yol açtığı görülür. 

Günün Kavramı

Eşitlik Teorisi

Motivasyon teorileri arasında süreç teorilerden varsayılan ve Adams, S. J., tarafından geliştirilen Eşitlik Teorisi’ne göre, bireyler, çabalarına karşılık elde ettikleri ödüller ile benzer işi yapan diğer bireylerin çaba-ödül durumlarını karşılaştırırlar. Temelinde adil davranış görme isteği olan teori kapsamında, çabaları ve ödülleri diğer bireylerinkinden az olan bireylerin, dengenin tekrar sağlanması ve eşitsizlik durumunun yarattığı rahatsızlığın giderilmesi için çeşitli yollara başvurdukları ifade edilir. Bireyin, işe olan bireysel katkısını, kendi ödül sistemini veya diğerlerinin çaba ve katkıları ile kendisini karşılaştırdığı bireyin kendisini değiştirmeye çalışırken, bireysel savunma mekanizmasını geliştirerek eşitsizlik durumundan uzaklaşmayı amaçlar. Özetle teori ile anlatılmak istenen, bireylerin tüm alanlarda eşitliği sağlamaya çalışmasıdır.
Dört temel kavrama dayanan teori kapsamında birey, denkliği ya da denksizliği algılayan kişi, öteki birey ise bireyin kendi çaba-ödül ilişkisini karşılaştırdığı diğer kişi ya da gruplar olarak ifade edilir. Örgüt içinde eşitlik durumu arayan bireylerin kendilerine adil davranıldığı duygusunu hissetmenin peşinde oldukları ve bu bağlamda girdi-çıktı hesabı yaparak söz konusu oranın dengeli olmasını bekledikleri belirtilir. Eğitim, zekâ, deneyim, yetenek, beceri, kıdem, yaş, cinsiyet, toplumsal statü vb. şeklinde sayılan girdiler, bireyin işine katkıları olarak ifade edilir. Ücret, yan ödemeler, kıdem tazminatları, ücret dışında sağlanan emeklilik hakları, toplumsal saygınlık vb. bireyin sağladığı hizmetler karşılığında elde ettiği ödüller, çıktılar şeklinde açıklanır. Girdilerin ve çıktıların birey tarafından nasıl algılandıklarına göre değerlendirildikleri vurgulanır.

Bunu Biliyor muydunuz?

Atıfsal Yanlılık

Gözlenen bir davranışın, iç veya dış nedenlere atfedilmesinde ortaya çıkan hatalar ve çarpıtmalar olarak açıklanır. Davranışın nedenleri ile ilgili bilgiyi, örnekleme ya da sürece tabi tutma aşamasındaki sistematik bozukluklardır. Bahsedilen yanlılık kavramı ile bireylerin günlük yaşamlarında yaptıkları istatistik veya mantık gibi normatif modellerin dışına taşan yargı sapmaları anlatılmak istenilir.
Enformasyonların değerlendirilmesinde yanlılıkların devreye girmesi ile hatalı sonuçların ortaya çıkabildiği görülür. Doğru ve işe yarar bilgi ile akılcı düşünceye ulaşılırken, kestirme yollara başvurarak az sarf edilen bilişsel enerji ile eksik bilgilere dayanarak alınan kararlar yanılgılara düşülmesine neden olur. Stratejilerle basitleştirilen karmaşık problemlerde kullanılan bilgilerin bilişsel kapasitenin zorlanmaması ile göz ardı edilmesi, mükemmel olmayan bir seçeneğin problemin çözümü için yeterli görülmesine yol açar. Bu bağlamda, kestirme yolların yanılgılara ve hatalara neden oldukları kabul edilerek, bilişsel sınırların farkına varılması beklenir.

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner