Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Bilimsel Yönetim Yaklaşımı

Örgüt yaklaşımlarının, örgütler ve yönetim hakkında önemli bilgiler içerdikleri, örgütün amaçları için kullanılan araçlar oldukları ve zaman içinde farklılık göstererek her birinin ayrı ayrı bir süreci ifade ettikleri vurgulanır. Yaklaşımların, yönetim yazınında genellikle, Klasik, Davranışsal (Neoklasik/İnsan İlişkileri),  Modern ve Çağdaş (Postmodern) olarak sınıflandırıldıkları görülür. Klasik Yönetim Yaklaşımı başlıca kaynağını; Bilimsel Yönetim, Yönetim Süreci ve Bürokrasi Yaklaşımları'ndan alır. 
Örgüt yaklaşımlarının temelleri 1900’lerde Fayol, H. ve Taylor, F. W. gibi mühendis ve yönetici kökenli yönetim teorisyenleri tarafından atılmış, yönetimin uygulamalara yönelik problemlerinin ele alınarak Klasik Yönetim Yaklaşımı kapsamında çalışmalar yürütüldüğü görülmüştür. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, ekonomik olarak verimli çıktılar elde etmek için örgütsel faaliyetlerin etkin yönetimine odaklanır. Sözü edilen yaklaşımın, üretimde etkinliğin ve verimliliğin sağlanması için ihtiyaç duyulan örgüt ve yönetim modeli üzerinde durduğu görülür. 
Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, yönetimin geliştirilmesi ile her işin “en iyi” şekilde yapılmasının mümkün olduğunu ifade eden Taylorizm anlayışının başladığı dönemine ait bir yaklaşımdır. Taylorist prensip ve tekniklerin, teoride görevlerin tanımlanma ve pratikte uygulanmasını içererek, sistematik iş tasarımlarını teşvik ettikleri görülür. İşgörenlerin verimliliği ve etkinliğinin arttırılması üzerinde duran yaklaşımda, çalışma gücünü etkileyen değişkenler göz önünde bulundurularak daha çok üretim yapılmasının sağlanabileceği vurgulanır. Söz konusu yaklaşıma katkı sağlayan düşünürlerin; “bireyin verimli çalışma potansiyelini ifade eden kapasitesi, bir görevi başarmak için gerekli zaman ve bireyin kas gücünün kuvveti anlamında dayanıklılığı” şeklinde sıralanan üç değişken üzerinde durdukları görülür. Bu bağlamda, Bilimsel Yönetim Yaklaşımı’nın örgütün alt kademelerinde, fiilen fabrika, atölye, üretim yeri düzeyindeki işleri esas alarak ilkeler geliştirdiği anlaşılırken, örgütsel faaliyetlerin sözü edilen bilimsel yönetim ilkeleri ile planlanabileceği ve kontrol edilebileceği ifade edilir. İşgörenlerin üretim aracı olarak algılanmasına neden olması ile eleştirilen Bilimsel Yönetim Yaklaşımı’nın yönetim kuramlarının temelini oluşturduğu kabul edilir.

Günün Kavramı

Bauman, Z.

Bauman, Z.’yegöre bürokrasi, bireyleri örgütsel bir disiplinin içine hapsederek, üstlerin emirlerine başka türlü davranmayı gerektiren hiçbir uyaranı dikkate almaksızın itaat etmeyi ve örgüte bağlılığı körükleyerek üstlerin emirleriyle saptanan kararların yararlılığını herşeyin üzerinde tutmayı sağlar. Bauman, Z. 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Yahudi Soykırımı gibi büyük felaketlerin, ancak modern toplumla bağlantılı olan bürokratik kurumların gelişimiyle olanaklı hale geldiğini ileri sürer. Örgütsel bağımlılığın, bütünün fikir ve hedeflerini her türlü bağdan üstün tutmayı beraberinde getirdiğine ve bireyin kimliğini buna göre oluşturduğuna inanılmaktadır. Modern topluma özgü bürokratizasyonun, Soykırımın gerçekleşmesi için gerekli olan ahlâki ve teknik zemini sağladığını vurgulanmıştır. Bürokrasilerde sorumluluk duygusunun zayıfladığına inanan Bauman, Z.’ın, modern devletin doğasından hareket eden bir çözümleme çabası içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Bunu Biliyor muydunuz?

Anomi

Sosyal bağın zayıflaması şeklinde ifade edilen anomi, sözcük anlamıyla “kuralsızlık ve değersizlik” durumunu anlatmak için kullanılır. Etimolojik olarak Yunan anomos sözcüğünden gelen kavram, sözcük anlamıyla “normsuz, yasasız olma” durumunu ifade eder. Anomi, bir toplumda kuralların geçerliliğinin yitirilmesi ve toplum tarafından benimsenecek yeni kuralların yaratılamaması ile bireyleri toplumsal bütüne bağlayan bağların kopması hali olarak nitelendirilir. Başka bir deyişle anomi, bireylerin belirli bir toplumda insan davranışlarını düzenleyen ve idealleri yansıtan sosyal değerlerle ilişkisinin zayıflaması veya kopmasıdır.
Durkheim, E. modern yaşamın anomi tehdidi altında olduğunu belirterek kavramı, dünyadaki değişim süreçlerinin yol açtığı, toplumsal normların bireysel davranışlar üzerindeki sınırlamalarının yitirilmesiyle sonuçlanan amaçsızlık ve umutsuzluk duygularını betimlemek için kullanılır.  Sosyal normlardan sapma durumu olan anominin, toplumun bireye önerdiği amaçlar ile bireyin söz konusu amaçlara ulaşmak için sahip olduğu yasal imkânların uyuşmadığı zaman güçlendiği ifade edilir. Toplum ve birey için acı veren bir durum olarak ifade edilen anominin, kendi çıkarlarını kontrol altına almaya çalışan toplumsal güçlere karşı mücadele eden bireyin giderek artan özerkliği şeklinde vurgulandığı görülür. Bireyin toplumsal bilincin zayıflamasına bağlı olarak gerçekleşen kendinden ne beklenildiğini bilmemesi hali olan anomi, tedavi edilebileceği düşünülen bir pataloji olarak değerlendirilir. 
Merton, R. K. kurumsal bütünün, kurallara muhalefet olmayı ve hatta onları çiğnemekten zevk almayı ortaya koyduğunu belirterek, kurumlardaki aşırı uyumculuğun yanında, karşıtı olan anomiyi üretebildiklerini de ileri sürer. Mayo, E. da toplumun entegrasyonu sağlama yeterliliği olmadığını savunarak, teknik değişimlerin (düşmanlık eğilimi, işbirliği yapma isteğinde gerileme, irrasyonel davranışlar geliştirme vb.) artması sebebiyle, anominin çağdaş bir sorun olduğunu vurgular. 

 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner