Yönetim Sözlüğü

Aranan Kavram

Faydacılık

Bentham, J. ve Mill, J. S. ile ilişkilendirilen faydacılık, davranışın en yüksek sayıda birey için en yüksek düzeyde iyiliği maksimize etmeyi hedeflemesi gerektiğini belirtirken, davranışın kendisine veya davranışta bulunan özneye değil davranışın sonunda ortaya çıkan duruma bakılarak ifade edilir. Faydacılıkta en iyi veya en az kötü sonucu getiren davranış veya uygulama dikkate alınarak, doğru davranış veya uygulama seçenekleri belirlenip, seçilen eylemden etkilenen bireylerin elde edecekleri fayda ve zarar hesaplanır. Bu bağlamda, karara varmadan önce ilk yapılacak şeyin davranış veya uygulama seçeneklerinin belirlenmesi olduğu ifade edilir.
Eylemlerin, genelin mutluluğunu arttırdıkları veya azalttıkları ölçüde doğru ya da yanlış olma durumları ile ortaya konulan ilkenin faydacılık (yararcılık) olduğu savunulur. Bentham, J.'nin, hayata hazzın ve acının damgasını vurduğunu ve iyi yaşamanın haz arayışına ve acının asgari düzeye indirilmesine dayandığını ileri sürdüğü görülür. Mutluluğu hazza eşitleyen Bentham, J., bireyin mutluluğa erişebilmek için haza yönelmesi ve hayattan olabildiğince fazla haz elde etmeye çalışması gerektiğini vurgular. Mill, J. S.'nin ise; zihinsel hazlara ağırlık verilmesi gerekliliğine inandığı ve en büyük mutluluğu yaratacak kurallara uyulması ile açıkladığı “kural faydacılığı” kavramını ortaya koyduğu görülür.

Günün Kavramı

Entropi

Entropi, düzensizlik, belirsizlik, kaos, karmaşıklık, örgütlenememe, iletişimsizlik, denge ve enerji kaybı sonucu, sistem olarak ifade edilen bütünde, faaliyetlerin durması yönünde yaşanan bir eğilimi anlatmak için kullanılır. 
Niteliği ve büyüklüğünden bağımsız olarak tüm sistemlerde entropi eğilimi olduğu vurgulanır. Örgütsel enerjinin öğeler arasındaki etkileşimi ile ortaya çıkan örgütsel faaliyetlerde entropi görülür. Enerji dönüşümünü içeren ekonomik, politik, ekolojik ve yönetsel faaliyetlerin entropi ile ilişkilendirilmelerinin doğru yorumlanmalarını sağladığı ifade edilir.
Entropi kapalı sistemlerde kuvvetli ve belirli bir süre sonunda sistemi durduran en önemli faktör olarak ele alınırken, açık sistemlerde durdurulabilir niteliğe sahip olarak kabul edilir. Bu bağlamda, dengeli durumlarını koruma özellikleri olan açık sistemler, entropinin etkilerini yok edici veya zayıflatıcı yönde dış çevreleri ile ilişkilerini geliştirmeye yönelik faaliyetlerde (teknolojilerini yenileme, süreçlerini iyileştirme, farklı ürünler tasarlama, insan kaynaklarını eğitme vb.) bulunarak yarattıkları “negatif entropi” (negentropi) ile yaşamlarını sürdürürler.
Biyolojik bir sistemde “maksimum entropi” ölüm ile anlatılırken, sosyal sistemlerde düzensizlik ve dağılma anlamında kullanılır. Toplumsal düzensizlik nedeniyle faydaya dönüştürülemeden tüketilen sosyal enerji “sosyal entropi” olarak ifade edilir. 

Bunu Biliyor muydunuz?

Bilişsel Çelişki Kuramı

Festinger, L. (1957) tarafından geliştirilen kuramda, tutumun bilişsel ve duygusal bileşenlerinin davranışsal bileşenlerden etkilendiği ve bireyin değişik bir davranışta bulunduğunda tutumunun değiştiği vurgulanır. Başka bir ifadeyle, Bilişsel Çelişki Kuramı, bireylerin tutumlarını değiştirmenin yolunun davranışlarını değiştirmekten geçtiğini ortaya koyar. Düşük çelişki ve uyumsuzluk düzeyinde, durağan ve kararlı bir denge durumu içinde yaşamayı isteyen bireylerin, çelişki yaratan bilişlerden, duygu ve davranışlardan kaçındıkları, biliş öğeleri arasında bir tutarlılık oluşturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çalıştıkları belirtilir. Tutum değişim sürecinin anlatıldığı kuramda bireylerin temel eğilimi olarak, bilişsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumak ifade edilir. 
Çelişkiyi azaltmaya yönelik bilişsel öğeler değişmediğinde veya bilişsel öğelerin yenileri ortaya çıktığında, çelişki ve tutarsızlıkla kalamayan bireylerin tutarlılığı destekleyen ve bilişsel sonuçları olan davranışlara yöneldikleri görülür. Çelişkinin kaynağına göre bilişsel tutarlılık, çelişki yaratan unsurun değiştirilmesi ile sağlanır. Çelişen öğelerin sayısının azaltılırken uyuşan öğelerin sayısının arttırılması, çelişen öğelerin öneminin azaltılmasının yanında uyuşan öğelerin öneminin arttırılması veya her iki yolun birlikte kullanılması ile bilişsel çelişkinin azaltılmaya veya indirgenmeye çalışıldığı anlaşılır. Başka bir ifadeyle, tutumlara ters düşen davranışlarda bulunmanın bilişsel çelişkiye neden olduğu, çelişkinin büyüklüğüne bağlı olarak çelişkiyi; “çelişkiye neden olan davranışı geri çekerek, çelişkinin önemli olmadığını kabullenerek veya tutumları davranış doğrultusunda değiştirerek” azaltmanın mümkün olduğu anlatılır. 

Kelime Öner

Son Aranan Kavramlar

    Popüler Kavramlar

    Yeni Eklenen Kavramlar

    Kitap Öner